Öcalan'dan PKK'lılara Şok Af Çağrısı! Devletle Müzakere Süreci Başlıyor

Abdullah Öcalan, PKK’nin fesih kongresini çözüm süreci için önemli bir adım olarak nitelendirirken, “mahkemeye çıksınlar” yorumunun çatışmaları daha da artıracağını savundu. Öcalan, isim vermeden örgüt üyeleri için af talep ederken, kalıcı barış adına toplumsal uzlaşı ve demokratik müzakerelerin zorunlu olduğunu vurguladı. Devleti demokratik müzakereye çağıracağını belirten Öcalan, bu çağrının esas amacını açıkladı.

Öcalan'dan PKK'lılara Şok Af Çağrısı! Devletle Müzakere Süreci Başlıyor

PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan tarafından örgütün fesih kongresine sunulan ve "Demokratik Toplum Manifestosu" başlığını taşıyan belgeye dair bazı kısımlar kamuoyunun bilgisine sunuldu. Yaklaşık 300 sayfalık bu belgenin, 9 Mayıs 2025 itibarıyla 160 sayfaya düşürüldüğü ifade ediliyor.

Medyascope'un haberine göre, Öcalan, metin içerisinde örgütün geçmişteki çatışma odaklı "kaybet-kaybet" politikalarını sonlandırdığını vurgularken, "Bunun yerine, demokratik toplum anlayışı ve dört komşu devletle birlikte 'kazan-kazan' prensibine dayalı çözüm stratejisini benimsiyoruz" şeklinde ifadelerde bulundu.

“Mahkemeye gelin” şeklindeki yaklaşımın eski çatışma ortamlarını yeniden yaratacağını belirten Öcalan, ad vermeden örgüt üyeleri için bir af mekanizmasının oluşturulmasının gerekliliğine değindi.

“Demokratik bir çözüm, ancak demokratik müzakere ile mümkündür” diyen Öcalan, devlete açık bir çağrı yaparak, “Devleti demokratik müzakereye davet edeceğiz. İşte çağrının özü budur. Devletin anlaması gereken de bu noktadır” şeklinde açıkladı.

Öcalan, çözümün nihai amacını ise şu şekilde ortaya koydu: “Demokratik toplumun, demokratik cumhuriyetle bütünleştirilmesi.”

Süleymaniye’deki tarihi törenden ilk görüntüler: PKK'lı ilk grup silah bıraktıSüleymaniye’deki tarihi törenden ilk görüntüler: PKK'lı ilk grup silah bıraktı

ABDULLAH ÖCALAN'IN PKK FESİH KONGRESİNE YOLLADIĞI METNİN BİR BÖLÜMÜ ŞU ŞEKİLDEDİR:

'SAVAŞ DEĞİL, DEMOKRATİK UZLAŞMA'

“Biz, 'kaybet-kaybet' anlayışına dayalı olan savaşı sona erdiriyoruz; bunun aksine, demokratik toplum perspektifi ile komşu ülkelerle birlikte 'kazan-kazan' ilkesine dayalı demokratik çözüm politikaları ve stratejileri oluşturuyoruz. Bu yaklaşım, hem tarihi bir önem taşıyor hem de gerçekten 'kazan-kazan'ı sağlayacak bir formüldür. Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere, İran İslam Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti ve Suriye Cumhuriyeti ile bir uzlaşma gerçekleştirmek istiyoruz. Buna da demokratik uzlaşma diyebiliriz; asıl olan savaş değil, demokratik uzlaşmadır.”

'ADIMLAR NASIL ATILACAK?'

Suriye ile bu gibi adımlar atılırken; Irak ile de benzer adımlar atılmakta; muhtemelen İran ile de diyaloglar gerçekleştirilecektir. Ancak en mühim mesele, Türkiye Cumhuriyeti ile bu adımların nasıl atılacağıdır? Bir diyalog süreci mevcut; bu sürecin demokratik bir müzakereye dönüşüp dönüşmeyeceği ise zamanla netlik kazanacaktır.

‘GELSİNLER, MAHKEMEYE ÇIKSINLAR’LA OLMAZ

PKK'nin fesih kongresi, müzakerelere giden yolda önemli bir adım teşkil etmiştir. Bu kongre, bizim verdiğimiz çağrı doğrultusunda hayata geçirilmiştir. Ancak bu yeterli değildir; mevcut durumda silahlı gruplar bulunmakta, on binlerce kişi illegal yollarla mücadele etmektedir ve dışarıda yasaklı bir kitle de mevcuttur. Bu kişilerin tekrar gelmeleri durumunda ağır cezalara maruz kalacaklarını unutmamak gerekiyor. Öne sürüldüğü gibi “gelsinler, mahkemeye çıksınlar” yaklaşımı bu durumu çözemez. Eğer böyle bir dayatmaya gidilirse, eski 'kaybet-kaybet stratejisi' yani 'savaş stratejisi' yeniden uygulanır ki bu kesinlikle kabul edilemez.

'DEVLETİ MÜZAKEREYE DAVET EDECEĞİZ'

Demokratik bir çözüm için demokratik müzakerelerin yapılması zorunludur. 27 Şubat’ta düzenlenen ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda bu husus açıkça ifade edilmiştir. 'Demokratik müzakere, temel yöntemdir' ifadesi, o çağrıda bir madde olarak yer almıştır ve devletin onayından geçmiştir. Dolayısıyla devleti demokratik müzakereye davet edeceğiz. İşte çağrının essence budur; devletin de bu noktayı kavraması gerekmektedir.

'NORM-DIŞI DEVLETİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ ELZEMDİR'

Her ne kadar provokatif bir tarzda bazı tartışmalar yaşansa da umarız ki bu provokatif söylemler 'norm-dışı devlet' kaynaklıdır. Norm-dışı devletin etkilerinin sınırlanması ve sürece olumsuz müdahalelerde bulunmasının önüne geçilmesi tarihi bir gerekliliktir. Barış ve demokratik çözümü yasal ve anayasal temellere dayandıracak adımlar, önümüzdeki uygun zaman diliminde atılmalıdır. Bu noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin beyhude uğraşlarda bulunmadan üzerine düşen vazifeleri gerçekleştirmesi gerekiyor.

Bir müzakerelere ihtiyaç duyulmakta. O müzakerelerin adı ise 'demokratik müzakeredir'. Gereklerine sonuna kadar uyulması şarttır. Böylelikle bir demokratik toplumun, demokrasi temelinde bir ulus çözümünün gerçekleştirilmesi mümkün olacaktır. Bunun için, zayıf kalmış tarafların kendilerini gözden geçirerek müzakereye hazır hale gelmesi önem taşımaktadır. Dışarıdan veya içeriden gelebilecek yetersizlikler ya da provokasyonlarla bu sürecin engellenmesine karşı durulmalı; kararlı, sabırlı ve giderek örgütlü bir duruş sergilenmelidir.

Öcalan’dan PKK’ya silah bırakma videosu: Siyasetin gücüne inanıyorumÖcalan’dan PKK’ya silah bırakma videosu: Siyasetin gücüne inanıyorum

'CUMHURİYET, 'DEMOKRATİK CUMHURİYET' OLMAYA DOĞRU SOMUT ADIMLARLA İLERLİYOR'

Açıkça görülmektedir ki, yeni dönemin ana perspektifleri bu şekildedir. Demokratik müzakere ihtiyacı, yedinci hakikat olarak ifade edilebilir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti zemininde ifade edecek olursak; cumhuriyetin, demokratik hukuk devleti, sosyal devlet ve laik devlet niteliklerinin soyut olmaktan çıkarılıp somut bir şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna 'Demokratik Cumhuriyet' diyoruz. Devletin bu dönüşümle önümüze çıkması gerekiyor. Ayrıca, biz Kürtleri federe, bölgesel veya kültürel bir kategori yerine 'demokratik toplum kategorisi' olarak Cumhuriyet'le entegre etmeliyiz. Çözümün hedefi işte budur: Demokratik toplumun, demokratik cumhuriyetle bütünleştirilmesidir.