İtalya'nın İlk İklim Yasası Tartışmalı Rant Sistemiyle Yürürlüğe Girdi: Havayı Kirletemiyorsan Başkası Kirletsin!
Türkiye'nin ilk iklim yasası, 2 Temmuz'da TBMM Genel Kurulu'nda onaylanarak yakın zamanda yürürlüğe girdi. Bu kanun, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum için gerekli esasları belirliyor. Ayrıca, iklim kriziyle ilgili kurumların uyum faaliyetlerinin planlanması ve uygulanmasına yönelik yasal çerçeveyi düzenliyor.

NEYRAN ELDEN
İklim yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iklim kriziyle ilgili görüşmeleri başlatarak kabul edilen ilk yasa olarak önemli bir yere sahip. İlk iklim yasası olmasından dolayı büyük bir ilgi görse de, iklim dernekleri ve muhalefet tarafından bazı yönlerinin “belirsiz” ve attığı “ticari adımlar” nedeniyle eleştiriliyor.
Bu yasayla birlikte Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulması, karbon piyasasının düzenlenmesi ve sera gazı emisyonlarının denetimi için yenilikçi bir çerçeve oluşturulması bekleniyor. İklim Değişikliği Başkanlığı, sürecin temel düzenleyicisi olarak öne çıkıyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) İklim ve Enerji Kıdemli Uzmanı Pınar Gayretli, bu yasada emisyonların azaltılmasına dair somut bir hedefin yer almadığını belirtiyor.
“Bir iklim yasasından beklenen ‘Türkiye bugün itibarıyla emisyonlarını nasıl azaltacak?’ sorusuna cevap verilmiyor. Bu noktada belirleyici bir hedef yok” şeklinde ifade ediyor.
EMİSYON TİCARET SİSTEMİ, “RANT SİSTEMİ”
Yasa, kömür ve fosil yakıtlardan çıkış için herhangi bir takvim belirlemiyor. Bununla birlikte, emisyonları sınırlamayı hedefleyen bir Emisyon Ticaret Sistemi oluşturuluyor.
Emisyon ticareti, bir ülkenin veya şirketin atmosfere saldığı sera gazı miktarını sınırlamak amacıyla geliştirilen bir piyasa mekanizmasıdır.
Bu sistem, muhalefet tarafından sert bir şekilde eleştirilmekte. Yasada belirlenen somut bir emisyon azaltma hedefinin olmayışı sebebiyle, bu sistem “ticari bir mekanizma” olarak değerlendiriliyor.
Pınar Gayretli, somut bir emisyon azaltma hedefinin yokluğunda Emisyon Ticaret Sistemi’ nin etkili olmasının zor olduğu görüşünde.
“Eğer sizin net bir emisyon azaltma hedefiniz varsa, sistem bunu destekleyecek şekilde çalışır. Bizim şu anda böyle bir hedefimiz yok, bu nedenle üst sınır gerçekten emisyonların azaltımına olanak tanıyacak kadar düşük konulacak mı? Eğer bu sınır uygun şekilde belirlenmezse, bu sadece ticari bir araç haline gelir.” şeklinde açıklıyor.
CHP Adana Milletvekili ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, bu sistemin sadece birkaç şirketin karlılığını göz önünde bulundurarak yaratılmış bir “rant mekanizması” olduğunu ifade ediyor.
“Sektörün gerçek ihtiyaçlarına veya iklim değişikliği ile ilgili paydaşların görüşlerine danışılmadan, birkaç şirketin faydasına olan bir yasalaşma süreci gerçekleşti.” diyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yasalaşmanın ardından yeşil kalkınma ve iklim devriminden korunarak sanayi ve ticaretteki güçlenmeye dikkat çekmişti.
Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Kurum, “Hem ticaret hem sanayi hem de üretimde en güçlü şekilde ilerleyeceğiz ve ülkemizi her türlü çevresel felaket ve iklim krizi etkilerinden koruyacağız” şeklinde söylemde bulundu.
Gayretli, mevcut koşullar altında bu sistemin yeşil kalkınma vizyonuna katılımının sınırlı kalacağına dikkat çekiyor.
“Maalesef bu, yeşil büyüme hedefine katkıda bulunmayacak. Evet, belki bu durum hiç eylemde bulunmayan firmalar için yararlı olabilir. Ancak yalnızca onlara yarayacak demek doğru değil. Emisyon Ticaret Sistemi'nden emisyon hakkı satın almak amacıyla şirketlerin belli bir miktar ödeme yapmaları gerekecek. Eğer bu sistemin gelirleri iklim krizine karşı mücadele ve uyum için kullanılabilirse, bu durum iyi bir finansman kaynağı yaratabilir. Ancak mevcut yasa metninde bu konuyla ilgili net bilgiler bulunmuyor.” şeklinde açıklamalar yapıyor.
“SERA GAZI SALINIMI SERMAYE İNSİYATİFİNE BIRAKILIYOR”
İklim Adaleti Koalisyonu Temsilcisi Deniz Gümüşel, İklim Yasalarının esas amacının emisyonları azaltmak olduğunu, ancak bu düzenlemenin mevcut salınımların azaltılmasını sağlamayacağını vurguluyor.
“Diyelim ki sizin 100 birim hakkınız var, fakat 90 birim saldınız. Salmadığınız miktarı başka bir şirkete satma fırsatınız var. Karbon fiyatı, şirketlerin ödemek istemeyeceği kadar yükselebilirse farklı bir durumda 100 birim salım yapmaya devam edeceksiniz. Yani bir azalma gerçekleşmeyecek.” diyor.
Emisyonların hızla azaltılması gerektiğini kaydeden Gümüşel, artık harekete geçilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
“İklim acil bir durum. Birçok ülkede iklim acili ilan ediliyor. Bu konuda biran önce harekete geçilmesi çok önemli. Ancak Türkiye’de mevcut sistemin sermayenin insiyatifine terk edilmiş olması kaygı verici. Sermayenin borsa mantığına göre düzenlenmesini engelleyecek kadar acil bir durumdayız.” diyor.
YOL HARİTASINDA EKSİKLİKLER VAR
Yasa kapsamında eleştirilen önemli bir başka konu, görevlendirilen kurumların yetki ve sorumluluk çerçevesinin net bir şekilde tanımlanmamış olması.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’ndan Pınar Gayretli, kanunun amacına uygun bir yapının oluşturulmadığını belirtiyor.
“Aslında kurumlara belli görevler verilmiş, fakat bu görevlerin ne olduğu belirsiz. Kurumlar kendi planlarını yapabilir, faaliyetlerini belirleyebilir ve stratejilerini oluşturabilir ancak bunları hangi ölçütlere göre yapacakları net değildir.” diye ifade ediyor.
İklim krizi ile mücadele ederken halkın çıkarlarını koruyan adil geçiş modeliyle ilgili de eksiklikler dalga geçiliyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, uzun vadeli bir yol haritasında bir takım eksikliklerin bulunduğunu savunuyor.
“Yasa, uzun vadeli iklim stratejisini ve iklim hedeflerini belirleme görevini kısa ve orta vadeli politikalara bırakıyor. Aksine, İklim Yasası bir çerçeve oluşturmalı ve hayata geçireceği somut arge hedefleri ile bu hedeflere yönelik önlemleri ve sorumlulukları detaylandırmalıdır.” şeklinde belirtiyor.
KARBON PİYASASI KURULU
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı liderliğinde çalışacak olan Karbon Piyasası Kurulu, bu aşamada göz önüne alınması gereken en önemli kurumlardan biridir.
Kurul, ilgili yedi bakanlığın birer bakan yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı, Sermaye Piyasası Kurulu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu başkanları ile İklim Değişikliği Başkanı tarafından oluşturuluyor.
İklim ve çevre kuruluşları, bu kurulda kamu çıkarlarını ve sivil toplumun görüşlerini temsil eden bir katılım olmasının eleştirisini yapıyorlar.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, bu yasanın geliştirilme sürecinde yıllarca katkı sağlamak istediklerini açıklıyor.
“2021 yılından beri bu yasanın oluşturulması için görüş ve katkı vermek istedik ama diyalog kanalları sürekli olarak kapalı kaldı.” diyor.